Musa Peygamberin Allah'la konuşması! / Kerem Önder
Manage episode 400537116 series 3233853
“Muhakkak ki ben, evet ben senin Rabbinim! Hemen pabuçlarını çıkar! Çünkü sen kutsal vâdi Tuvâ´dasın!” Taha 12 Onun iki ayağı, vadinin hereketiyle temasa geçsin diye, Cenâb-ı Hak ona pabuçlarını çıkarmasını emretmiştir. Bu, Hasan el-Basri, Said İbn Cübeyr ve Mücahidin görüşüdür. Bu, o toprak parçasının tazim edilmesi manasına hamledilebilir. Çünkü o, o «adiyi tazim edebilmesi ve Rabbinin kelâmını dinlerken tam bir huzur içinde olabilmesi çin, oraya yalınayak basması gerekir. Bunun delili, Allah Teâlâ´nın hemen bunun peşinden "Çünkü sen mukaddes Tuvâ vadisindesin" buyurmuştur. Tasavvuf erbabı ise, bu hususta şu izahları yapmışlardır: a) Rüyada bir pabuç görüldüğünde bu, zevce, hanım ve çocuk ile yorumlanır. Buna göre Cenâb-ı Hakk´ın, "pabuçlarını çıkar" ifadesi, onun gönlünün hanımına ve çocuğuna iltifat etmemesine, kalbinin onların işine takılıp kalmaması gerektiğine bir işarettir. Pabuçların çıkarılmasından maksad, dünyaya ve ahirete iltifatı terketmektir. Buna göre Cenâb-ı Hak, Hz. Musa (a.s)´a sanki, "Kalbinin tamamiyle merifetullaha gark olmasını, gönlünün Allah´dan başkasına iitifat etmemesini..." emretmiş olur. Mukaddes Vadî´den murat ise, Celaiullah´ın kudsiyyeti ve O´nun izzetinin taharetidir. Yani, "Sen, marifet deryasına ulaştığında, mahlûkata iltifat etme" demektir. “Ben seni (peygamber olarak) seçtim. Şimdi vahyolunacak şeyleri dinle.” Taha 13 Bu, "Ben seni, hem peygamberlik, hem de sana vereceğim o kelâmım için seçtim" demektir. Bu ayet, peygamberliğin çalışma ile elde edilemeyeceğine delâlet eder. Çünkü ayetteki, "Ben seni seçtim" ifadesi, bu yüce makam ve mevkiin o bunu hakettiği için değil, sırf Allah Teâlâ´nın onu bu iş için seçtiğinden dolayı meydana geldiğine delâlet eder. Hak Teâlâ´nın "Şimdi vahyolunacak şeyi dinle "hitabında Cenâb-ı Hakk´ın sonsuz heybet ve Celâli gözükmektedir. Buna göre sanki Allah: "Yemin olsun ki sana büyük ve ağır bir iş geliyor. Öyleyse ona hazırlan, aklını ve gönlünü bütünüyle ona ver" buyurmuştur. Böylece Hz. Musa (a.s) için birinci ifadeden nihayetsiz ümid, ikincisinden de nihayetsiz korku doğmuş olur. “Şüphe yok ki ben Allah’ım. Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl.” Hak Teâlânın, "Ben Allah´ım. Benden başka hiçbir ilah yok. Öyleyse Bana ibadet et" ayeti akâid ilminin (inanç ilminin), furû (fıkıh) ilminden daha önce geldiğine, (daha önemli olduğuna) delâlet eder. Çünkü tevhid, ilm-i usulden, ibadet ise ilm-i furûdandır. En Büyük Zikir Namazdır: Ayetteki Benim zikrim İçin..." ifadesi ile ilgili olarak şu izahlar yapılmıştır: a) Bu, "beni hatırlaman için... Çünkü Benim hatırlanmam, bana ibadet olunması ve namaz kılınması ile olur" demektir. b) "Beni, o namazda hatırlaman için...." demektir. Çünkü namaz çeşitli zikirleri ihtiva etmektedir. c) "Ben o namazı, kitablarda zikrettiğim ve emrettiğin için, onu kıl." d) Benim seni medh-ü sena ile zikretmem (anmam) ve senin için bir yâd-ı cemii (güzel nâm) kılmam için..." f) "Zikri Bana has kılman (yani sadece Beni zikretmen) ve Benim rızamı taleb edip kazanmak için... Öyle ki bu namazınla gösterişe kalkışmaz ve bununla başka birşeyi gaye edinmezsin." g) "Tıpkı ihlaslı kimselerin, Rab´erinin zikrini en başta gelen şey yapmaları gibi, sen de Beni zikredip hatırlayasın ve unutmayasın diye..." Nitekim Cenâb-ı Hak bu hususu, "Onları ne bir ticaret, ne de bir alışveriş Allah zikretmekten alıkoymaz..." (Nûr 3) diye beyan buyurmuştur. Vakti Geçen Namazın Kazası h) "Benim zikir vakitlerinde..." demektir. Bunlar da namaz vakitleridir Çünkü Allah Teâlâ "Namaz mü´minler üzerine vakitleri belli bir farz olmuştur" (Nisa, 103) buyurmuştur. "Zikrettiğinde (hatırladığında) namazını kıl. Yani "Bir namazı unutursan, onu hatırladığında kaza et" demektir. Katâde, Enes (r.a)´den, Hz. Peygamber(s.a.s)´in "Kim bir namazı unutursa, onu hatırladığında kılsın. Çünkü o namazın bundan başka kefareti yoktur"
503 ตอน